17 Haziran 2011 Cuma

h. o.

Ölüm. Şoke edici, her anlamda nefes kesici.

Düşünüyorsun, en son ne demiştim, ne demişti. Çok uzak çok yakın, az yakın olsun. Fotoğraflarına bakıyorsun, gözlerine derin derin. Nerde o gözler şimdi, neler görüyor? İçinde bir yerde garip bir his, kalıcı bir şaşkınlık. Hadi geçelim bunları, böyle olsun istemezdi desen, desek olur mu? Onun ne istediğini mi önemsiyorsun şu anda, yoksa kendi acını hangi tarifle yaşayacağına mı karar veremiyorsun? O seni görüyor mu, o bizi görüyor mu? Onun arkasından ne yaptığımızı, nasıl bir tören hazırlandığını ya da kaç kişinin gözyaşı döktüğünü bulutların üstünden sayıyor mu gerçekten? Kapılar kapandı mı, geriye dönüş yok biliyoruz, bir bakış da mı yok artık?

Zor olacak o merdivenleri çıkmak bundan sonra, kafanı çevirip baktığında göreceğinden emin olduğun kişi orda olmayacak. Asla. Hiçbir zaman. O neşeli masalar, birinin kalkıp diğerinin oturduğu o güzel rakılı masaları kim hazırlayacak? Üç kere muhabbet etmişsin, sekiz kere elini sıkmışsın, ama hep kendi adını ondan duymuşsun. Hiç mecburiyeti yokken yardımlar etmiş sana, unutmamış sormuş. En son demiş; -herşey güzel mi? -güzel abi. -e ne güzel o zaman. Omzuna dokunup gitmişsin, nasılsa her akşam orda sanarak. Ama onun akşamları bitmiş, ışıkları kapatıp gitmiş.

26 Mayıs 2011 Perşembe

19 Ocak 2011 Çarşamba

Yerde yatan adamlar var.
Bizim bir yanımız
Hep çok sıcak,
Hep çok soğuk.
Bir de her gün adım atanlar var.
Yerinden kımıldamayan
kaskatı vicdanları,
kıpkırmızı elleri var.


Ve hayat çok güzel.
Nefes almak
Nefes almak
Nefes almak
Nefes...

7 Ocak 2011 Cuma

hadi bir de otur buna üzül şimdi.
"herşeyi sen yaratıyorsun" diyen sevgilinin sesi
ellerinin titremesi
herşeyden korkmaya başlaman
insanları nasıl hem bu kadar sevip
hem de bu kadar nefret ettiğini kafanda çevirip çevirip
anlayamaman
en yakınlarına nasıl hissettiğini anlatmaktan çekinmen
hiçbir işe yaramama hissi
insanların cahilliğinin canını sıkması
insanların cahilliğinden hoşnut gülümseyen kalın enselilere olan tiksintin
onca nefret onca olay
onca yalan onca silah
onca ölü onca kan
onca para onca hesap...
bir de buna üzülme şimdi.
uzaktaki o güzel ülkelere gitsen de hepsi seninle gelecek.
kopar at kafanı vücudundan
yırt vücudunu ellerinle ortadan ikiye
kulaklarında en güzel melodiyle
ve bu en güzel görüntünle
veda et kalmak isteyenlere.

2 Ocak 2011 Pazar

dudaklarım geriliyor
daha kalkalı 2 saat olmuş
hadi geçse ya artık zaman.
ne için mi?
bilmem ne için
bişey bekliyormuş gibi geçiriyorum günleri
dudaklarım patlıyor
olan bitenin pek bi önemi yok aslında
dudaklarım fena acıyor
yeni yıl gelmiş
kutup ayıları toplar çeviriyor ellerinde, reklamlarda
biraz dostoyevski ile kendimi oyalıyorum
sonra az biraz yerli dizilere bakıyorum
dudaklarım patlamaya devam ediyor
peçeteyle üstüne basıyorum
geçicek gibi değil bu şişlik
ne bu şişlik ne de bu koca zaman
bütün sorular cevapsız
bütün beklemeler boşuna
canım fena sıkılıyor uzun zamandır
ne 2011 ne bir diğeri
hiçbirşeyi değiştirmiyor.

13 Aralık 2010 Pazartesi

Oliver Sacks: What hallucination reveals about our minds

otomatik

otomatik otomatik.
herşey otomatik.
kapı da otomatik,
kapının adı da otomatik.